… yok olmuyor


şarkı söylerken eşlik edilmeli sana, şimdi ne çok yalnız kalmıştır ay gibisin mübarek doğdun yarı geceme ve ilk tanıştığımızda sesini sonuna kadar açtığın Teoman şarkısı, yine düştük yollara diyen Bulutsuzluk özlemi… saçlarını ya rüzgar ya da ben kurutayım isterdim bakma istemezmiş gibi durduğuma, biliyordum o anlarında yok olmayacağını… yok olmuyor işte olmayacak o anlar da, baş başa bir film izlediğimiz anlar gibi. tırmalıyor her hatıra perdeleri hiç olmadık zamanda ve mekanda bir anda yırtarak kurtuluyor zihnimden tam önüme düşüyor görmemek, duymamak veya dokunmamak olmuyor, kana kana bakıyorum dokunuyorum işte çirkin bir ördek yavrusu gibi tekrar tekrar uçmaya çalışıyor yok olmuyor olmuyor. biz yok olmadan önce, fotoğraflarda gülümserken daha, tavla oynarken, çorba içerken, konserde ya da otantik bir otelde saate hiç bakmadan kimseyi düşünmeden hesap vermeden yaşamak, sana sarılmak ve kopmak zamandan… yok olmuyor… böyle çekip gitmek yoktu kalbimde ama yok olmuyor… kaç gündür bir lokma geçmemiş boğazımdan, ıslatamazdı bir şişe şarap dudakların kadar kırmızı olmasa oda. hayat dahi geçmez olmuş o sokakta, ne posta kutusunda mektup beklerim ne de oturup kaldırımına senin eski halini, kavuşmak sonsuzluk gibi gerdanında artık, hediye olsa nefesin bir solukta ciğerlerimi doldurup orada öylece… yok olmuyordun… canımın içi